TİP 2 DİYABET VE SAĞLIKLI BESLENME
13 Nisan 2021



Tip 2 Diyabet ve Sağlıklı Beslenme

 

 

Sağlıklı ve üretken olarak yaşamı sürdürmek için gerekli olan 50’ye yakın besin öğesinin çeşitli besinlerden yeterli miktarlarda alınmasına ve vücutta uygun şekilde kullanılmasına ‘Yeterli ve Dengeli Beslenme’ denir.

Diyabet, vücudun temel besin öğelerine olan gereksinim düzeylerini değiştirmez. Diyabetli birey, kişisel özelliklerine göre değişen enerji ve besin öğesi ihtiyacını, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayacak şekilde, çeşitli besinlerden karşılamalı ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalıdır.

a. Besin Öğeleri

Yiyeceklerimizde bulunan besin ögeleri, kimyasal yapılarına ve vücuttaki işlevlerine göre altı grupta toplanır. Bunlar; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller ve sudur. Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar vücudumuza enerji sağlarken vitaminler, minareller ve suyun enerjiye katkısı yoktur. Dengeli beslenme ilkeleri çerçevesinde, günlük enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan, %12-15’i proteinlerden ve %25-30’u yağlardan sağlanmalı ve günlük posa tüketimi her 1000 kkal enerji alımı için 14 g olmalıdır.

  • Karbonhidratlar: Tahıllar, nişastalı besinler, kuru baklagiller, süt, yoğurt, ayran, meyveler ve sebzeler karbonhidrat içeren besinlere örnek olarak verilebilir. karbonhidratlar, vücudun temel enerji kaynağıdır. Günlük enerji gereksiniminin önemli bir bölümü karbonhidratlardan karşılanır.
  • Proteinler: Kırmız et, balık, tavuk, süt, süt ürünleri ve yumurta gibi hayvansal besinlerde; kuru baklagiller, tahıllar ve sebzeler gibi bitkisel besinlerde bulunan proteinler, vücut dokularının gelişmesini ve gerektiğinde onarılmasını sağlar.
  • Yağlar: Zeytinyağı, ayçiçeği yağı, mısırözü yağı ve soya yağı gibi sıvı yağlar; margarin, kahvaltılık yağ, krema, mayonez; ayrıca salam, sucuk ve pastırma gibi et ürünleri; fındık, fıstık ve ay çekirdeği gibi kabuklu yemişler, yağ içeriği yüksek besinlerdir.

    Yağlar;

  • Doymuş yağ (oda ısısında katı olan; tereyağ, margarin) ve doymamış yağ (oda ısında sıvı olan; ayçicek yağı, mısırözü yağı, zeytinyağı)
  • Doymamış yağlar; tekli doymamış (zeytinyağı, fındık yağı), çoklu doymamış yağ (ayçicek yağı, mısırözü yağı, yumuşak kase margarinler) olarak sınıflandırılır.

    Yemeklere eklenen yağ, kahvaltılık yağlar, krema, kaymak gibi görünen yağ miktarı azaltılmalı ve et, süt, peynir gibi besinlerin bileşiminde bulunan görünmeyen yağ olarak isimlendirilen doymuş yağ miktarını azaltmak için tam yağlı yerine yarım yağlı ürünler tercih edilmelidir.

    Diyabetlilerde kalp-damar hastalığı oluşma riski, diyabeti olmayanlara kıyasla iki kat daha fazladır. Kan yağları veya kan basıncı yükselmesinin önlenmesi, kalp-damar hastalıkları oluşma riskini azaltır. Besinlerle alınan yağ ve özellikle de hayvansal (doymuş) yağ tüketimini azaltmak, kan kolesterol düzeyinin düşürülmesine yardım eder. Daha az yağ, özellikle de daha az doymuş yağ tüketilmesi, kalp sağlığıyla ilgili riskleri azaltır.

    Kalp-damar sağlığını korumak için tuz tüketimine de dikkat etmek gereklidir. Yemeğin tadına bakmadan tuz ekleme alışkanlığından vazgeçilmelidir. Salamura, hazır besinler ve aşırı turşu tüketiminden sakınılmalıdır.

  • Vitamin ve Mineraller: Sebze ve meyveler başta olmak üzere tüm besinler çeşitli vitamin ve mineralleri içermektedir. Örneğin; portakal, mandalina, kivi gibi meyveler C-vitamini için; süt, yogurt ve peynir kalsiyum için; kırmızı et ve yumurta ise demir ve B12-vitamini için iyi kaynaklardır.
  • Posa: Besinlerin sindirilmeden atılan kısmıdır. Elma, greyfurt, limon ve portakal gibi  meyveler; yulaf,  kuru baklagiller ve bazı sebzeler suda eriyebilen posa içerir. Posanın bu türü mide boşalmasını geciktirir, karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak kan şeker düzeyinin yükselmesini önler, kolesterol ve trigliserid düzeylerinin kontrolünü sağlar. Diyabetlilerin beslenme programında günlük gereksinimlerine uygun olan miktarlarda sebze, meyve ve kuru baklagil tüketmesi, gerekli posa alımının sağlanması yönünden önemlidir.

    Posa tüketimini artırmak için beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeği, yulaf ekmeği, çavdar ekmeği; pirinç veya makarna yerine bulgur; meyve suyu yerine meyve tüketilmelidir. Kabuğu ile yenilebilen meyvelerin kabuğu soyulmamalı, iyice yıkandıktan sonra kabuğu ile birlikte tüketilmelidir. Öğünlerde mutlaka sebze ve salata yenilmeli, haftada 2-3 defa kuru baklagil tüketilmelidir.

  • Su: Vücudun artık maddelerden arınması ve düzenli çalışması için yeterli miktarda su tüketimi önemlidir. İhtiyaç duyulan su miktarı, yaş gruplarına göre değişmekle birlikte, günlük ortalama 8-10 bardak ‘su’ tüketilmelidir.

    b. Besin Grupları

    Besinlerimiz;

  • 1- Ekmek, tahıllar, nişastalı besinler,
  • 2- Sebze
  • Meyve
  • Süt
  • Et (et, peynir, yumurta, kuru baklagil)
  • Yağ ve şeker olmak üzere altı farklı besin grubunda yer alır. Her bir besin grubunun besin öğesi içeriği farklıdır.
  •  

    Bu nedenle soframızda ve tabağımızdaki besinler çeşitlendirilmeli ve tabağımızda yer alması gereken besinlerde porsiyon kontrolü sağlanmalıdır.

    SAĞLIKLI BESLENMEK İÇİN TABAĞIMIZDAKİ VE SOFRAMIZDAKİ BESİNLER

                                      
                                       





    Şekil 4. Besin Gruplarının Tabağımızdaki Yeri

    Kan Şekeri Düzeyini Etkileyen Temel Besin Öğesi: Karbonhidratlar

    Kan şekeri düzeyini etkileyen en önemli besin öğesi karbonhidratlardır. Besinlerdeki karbonhidratlar sindirildikten sonra kana şeker olarak geçer ve kan şekeri düzeylerini oluşturur.

    Sofra şekeri, bal, sıkılmış meyve suyu gibi, yapısında şeker bulunan veya şeker eklemek süreti ile elde edilen besinler (reçel, pekmez, marmelat, limonata, şeker ilaveli meyve suları, şeker ilaveli meşrubatlar, çikolata, dondurma ve tatlılar gibi), un ve undan yapılan besinler (ekmek, yufka, erişte, şehriye, makarna, vb. gibi), pirinç, bulgur, kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süt gibi besinler karbonhidrat içerir.

    Öğünlerde gereksinim düzeyinde karbonhidrat alımının sağlanması ve bunun günden güne değişmeden benzer miktarlarda olması, tokluk kan şekeri kontrolünün sağlanması için önemlidir.

    Karbonhidratlar kadar olmasa da proteinler ve yağların da kan şekeri üzerine etkileri vardır. Yağ ve protein içeriği yüksek olan bir öğünde, mide boşalma hızı yavaşlar ve böylelikle tokluk kan şekeriu yükselmesini geciktirebilir. Kan şekeriu kontrolünün sağlanması için yüksek yağlı ve yüksek proteinli beslenme tarzının tercih edilmesi hem böbrek hasarına neden olabilir hem de hipoglisemi (kan şekerinin düşük olması) sıklığını artırabilir. Bu nedenle protein ve yağ içeren besinlerin bilinmesi ve tüketim miktarlarına dikkat edilmesi önemlidir.

    Tablo 2. 15 gram Karbonhidrat İçeren Besin Örnekleri

    Besin

    Ölçü

    Miktar

    Ekmek

    1 ince dilim

    25 g

    Pilav - makarna

    3 yemek kaşığı

    20 g çiğ

    Çorba

    1 orta boy kepçe

    200 ml

    Patates

    1 küçük boy

    90 g

    Kuru baklagiller (nohut, kuru fasulye, mercimek, vb.)

    4 yemek kaşığı

    100 g

    Bezelye

    4 yemek kaşığı

    100 g

    Elma

    1 küçük boy

    100 g

    Muz

    1 küçük boy

    70 g

    Şeftali

    1 ortaboy

    150 g

    Süt

    1 su bardağı

    240 ml

    Yoğurt

    1 su bardağı

    240 g






     

  • Karbonhidrat İçeren Besinlerin Kan Şekeri Düzeyine Etkisi Aynı mıdır?

Karbonhidrat içeren besinlerin kan şekerini etkileme hızları, diğer bir ifade ile ‘Glisemik İndeks’ değerleri birbirinden farklıdır. Glisemik indeks; 50 g karbonhidrat içeren beyaz ekmek veya beyaz şekere kıyasla, 50 g karbonhidrat içeren diğer bir besininin kan şekeri düzeyi üzerine etkisini gösterir.

Şeker ve şeker içeren besinlerin glisemik indeksi yüksektir, bu tür besinler, kana daha hızlı bir şekilde karışır ve kan şekerini daha çabuk yükseltir. Kan şekeri düzeyini daha geç ve daha yavaş yükselten, diğer bir ifade ile glisemik indeksi düşük olan tam tahıl ekmeği, sebze, meyve, esmer pirinçten yapılmış pilav, makarna ve kuru baklagiller gibi besinlerin tercih edilmesi, kan şekeri kontrolünü kolaylaştırır.

Alışveriş yaparken besin ambalajı üzerinde bulunan ‘İçindekiler’ bölümünü (etiketini) okuma alışkanlığının kazanılması önemlidir. İçinde glukoz, sukroz, şeker şurubu veya glukoz şurubu bulunduğu bildirilen yiyecekleri satın almadan önce marka ve çeşit olarak not edilmeli ve uygun olup olmadıkları diyetisyene danışılmalıdır.

Öğün Düzeni

Yeterli ve dengeli beslenebilmek, kan şekerini dengede tutabilmek için öğün düzenine dikkat edilmeli, öğün atlanmamalıdır. Önerilen besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin, önerilen zamanda ve önerilen miktarlarda yenilmesi, hipoglisemiyi ve hiperglisemiyi önler. Uzun aralıklarla düzensiz yemek yenmesi, hipoglisemi ve hiperglisemiye (kan şekerinin yüksekliği) yol açar.

Öğün sayısı diyabetin tipine, alınan medikal tedaviye (insülin tipine), fiziksel aktivite düzeyine, o andaki kan şekeri düzeyine, var olan diğer hastalıkların beslenme tedavisine ve herşeyden önemlisi yaşam koşullarına ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değişir.

Kısa etkili insülin kullanan diyabetlilerin sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği olarak üç ana öğün ve her ana öğünden 2.5-3 saat sonra da üç ara öğün olmak üzere toplam altı öğün beslenmeleri gerekir. Hızlı etkili insülin analoğu kullananlarda ara öğün sayısı, yaşam tarzına bağlı olarak değişir.

İnsülin tedavisi almayan tip 2 diyabetlilerin ana ve ara öğünler dahil olmak üzere günde 4-6 öğün beslenmesi ve düzenli olarak aynı saatlerde öğün alması önerilir. Bir gün içinde yenilmesi gereken yiyecekleri gün boyunca yayarak sık ve az yemek yeme, öğün sonrası kan şekerinin daha az yükselmesini sağlar. Öğünlerde yenilen yiyeceklerin porsiyon ölçüsünü azaltılarak küçük öğünler halinde yenilmesi, fazla enerji alınmasını önler ve  açlığı kontrol altına alır, böylece hem kan şekeri kontrolü sağlanır hem de kilo alımı önlenir.

Ara Öğün Seçenekleri

Ara öğünde tüketilmesi önerilen standart bir besin veya menü yoktur. Diyabetli bireyin beslenme alışkanlıkları değerlendirildikten sonra, diyetisyen tarafından hastaya özgü uygulanabilir öğün planı yapılır. Ara öğünlerde karbonhidrat içeren bir besin tüketilmesi, bir sonraki öğüne kadar gelişebilecek hipoglisemi riskini önler.

Diyabetliler genellikle ara öğün saatlerinde evde olmadıklar için bir şey yiyemediklerinden yakınırlar. Ara öğünler için hazırlıklı olma alışkanlığının kazandırılması önemlidir. Diyabetli birey, yanında-çantasında, arabasında ve işyerinde daima öğün planına uygun besinleri hazır bulundurmalıdır.